İşte tam da bu noktadan hareket ediyor Köksüz, aileyi taşıyan, kollayan ve bir arada tutan (tıpkı bir ağacın kökü ve gövdesi gibi) babanın zamansız kaybı sonrası üzerlerine çöken yükün altında ezilip parçalanan aile bireylerinin ya da tam anlamıyla "geriye kalanların" hikayesi...
Manik depresif, aşırı takıntılı ve "Oblomovvari" bir anne, sevgisizlikten ve dış çevrece üzerine yüklenen baskıdan dolayı batağa saplanmakta olan "evin ergen oğlu", suskunluğunda boğulmak üzere olan evin küçük kızı ve tüm bu dertleri sırtlamak zorunda kalmış orta yaşların eşiğindeki evin büyük kızı Feride...
Uç noktalarda problemli karakterlerin sert sayılabilecek yaşantılarını sakin ve içtenlikli bir anlatımla ele alıyor film. 85 dakika gibi kısa sayılabilecek süresinde böylesine güçlü karakterleri derinlemesine yansıtmayı başaran Deniz Akçay Katıksız'a gıptayla bakmamak elde değil.
Bir şekilde çıkış arayan karakterlerin filmi ayrıca Köksüz. Bunalımını ve sevgisizliğini yasak bir cinsellikle bastırmaya kalkışan İlker ya da zoraki olarak öpüşmeleri akabinde dişlerini bastıra bastıra fırçalama ihtiyacı hissettiği adamın evlenme teklifine evet deyip bir şekilde çıkışa varmaya çalışan Feride...
Köksüz, gerçekçi hikaye anlatımı, güçlü ve derinlikli karakterleri, sosyal ve psikolojik tahlilleri ustaca bir yönetmen bakışı ile ele alarak bir çok açıdan büyük oynuyor ancak çok şey anlatayım derken hiç bir işi doğru düzgün yapamayan filmlerin yanlışına düşmüyor. Deniz Akçay Katıksız, Nuri Bilge Ceylan ve Andrei Zvyagintsev'i andıran "gözü kuvvetli" bir sinemacılık sergiliyor ilk filminde.
Feride rolünde Ahu Türkpençe ve İlker'de Alp Başar başta olmak üzere tüm oyunculuklar ışıldıyor adeta, tabi bunda yönetmenin karakter işlemedeki başarısının payı da büyük.
"Başka Sinema" oluşumu kapsamında dar kapsamda bir gösterim şansı bulduğundan bir an önce gidip izlenesi hatta kaçırılmaması gereken bir film, Köksüz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder